ŞEHR-İ SİTANBUL...

                     ŞEHR-İ SİTANBUL ...

''Bu şehr-i sitanbul ki bi misl ü behadır
 Bir sengine yek pare acem mülkü fedadır''
                                                               
Bu İstanbul şehri eşsiz değerdedir, paha biçilmez,bir taşına bütün bir İran ülkesi feda olsun .

''Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
 Hurşid-i cihan-tab ile tartılsa sezadır.''
                                                                                NEDİM
İki deniz arasında tek bir elmas parçasıdır, dünyayı aydınlatan güneşle tartılsa ,aynı kefeye konulsa ,layıktır.

Nedim'in , İstanbul Kasidesi'nden alınan bu  iki beyt değerli ve çok kıymetli tarihimiz ve milletimiz için çok önem teşkil eden İstanbul şehrini bir şehr-i sefayı anlatmaktadır.
İstanbul, iki büyük denizi birbirine bağlayan Anadolu'nun en uç köşesinde konumuyla en güzel köşede yer alan eşsiz esrarengiz bir şehir.
Çünkü bu şehir bizlere  evladlarına emanet bırakılan koca bir tarihin hükümdarının, büyük bi padişahın,  Fatih Sultan Mehmet'in armağanı.
İstanbul adını yabancıların uydurması olan Konstantinopolis'den sonra bu isimle almıştır.Ne de kolaydır söylemesi bir devrin kazandığı bu şehri öyle söylemek.
Bu şehr uğruna kanların döküldüğü savaşın ardından milletin esaretinin kurtuluşu bu zaferin sebebidir.
Şehr deniziyle , mimarisiyle çok zor şartlardan bu zamanlara kadar ayakta kalan yeni nesil evladlarına bıraktığı tarihiyle ,, içinde nice kıymetlilerin mezarının serili olduğu dört bucak çevrili kara toprağıyla, efsanevi bir çok unsurlarıyla şairlerin sığınağı olmuş mısralarda anlatılagelmiş bir şiirin başlangıcıdır.
İstanbul birçok şairin de söylediği gibi ele geçmez güzellikte bir şehir.
Onu anlatsak kelimelere sığmaz, kendinden vazgeçirmez, kendini unutturmaz.
Bir Kız kulesi  efsanesi yatar şehrin mavi derinliklerinde,
Binbir renkli güzellikler örtülüdür her bir köşesinde,
İçinde bir milletin koca tarihi yatmakta,
Gez, gör  yetmez bu anı doyurmaya gözlerinde
Bir büyülü senfoni çalar durak gönüllerde gönüllerde