KALEM SIRÇASI
Kalem her şeyden önce ilmin temelidir.
Hüsn-i hat' ta her bir yazı çeşidine kalem tabir olunur. Levh-i mahfuzda olacak şeyleri yazan bir ilahi kalem vardır . Allah herşeyden önce levh ile kalemi yarattı.
Tasavvufa göre Levh , tanrının bilgisi; kalemde iradesidir. Bu yüzden kaleme akl-ı kül veya akl-ı evvel diyenler de vardır.
Eskiden kalem olarak kamış divitler kullanılırdı. Bu kalemler boğumlu olup içleri eğridir. İçinde nal denen eğri saçaklarda bulunur. Kalemin içi yazılacak bir çok hadise ile doludur. Kalemin ucu çatal olduğu için iki dillidir. Daima dili kesilir . Dili kesildikçe düzgün konuşmaya başlar. Ucunda biriken bir mürekkep ile yaş dolu gözü andırır .
Kalem kara mürekkep içinde olduğu için aşığa benzer. Aşık da sevgilinin kara saçı, beni, kaşı, gözü vs... içinde kendini kaybetmiş kara yaslar etmektedir. Sevgilinin boyu da düzgünlük ve belindeki boğum yani incelik nedeniyle kalem gibidir.
Sevgilinin kaşı da şekilce kaleme benzer. Yine sevgilinin saçı bazen kalem olarak ele alınır. Bu durumda ben de o kalemden damlamış bir damla mürekkep olur. Yine aynı kalem nokta nokta yani çizgi çizgi ayva tüylerini de yazmış olur .
Hathatların yazacakları yazıya göre ve çeşitli kalınlıklarda çok saydıda kalemleri vardır . Kamış kalemlerin Cava kalemi, Hint kalemi, Celi kalemi çeşitleri vardı.
İslamiyette kalem, yazı gibi ilahi bir lütuf olarak kabul edilmiştir. Hathatlar kalem açarken çıkan yongaları herhangibir yere atmaz, toprağa gömerlerdi. Bunun sebebi kalem adının Kur'an'da geçmesidir.
Ömürlerince açtıkları kalemlerin yongalarını toplayıp ölünce sularının bunlarla ısıtılmasını vasiyet eden hathatlar olduğuda yazılmıştır.
Hathatlar arasında kalem kullanışlarına göre isim alanlar da vardır : Simin kalem-Yusuf, Ahenin kalem- Süleyman, Zerrin kalem - Hüsammeddin gibi ...
Eski harflerle yazılan yazı çeşitlerinden her biri: Sülüs kalemi, reyhani kalemi, küfi kalemi vb.
Kalem sırçası : Kamış kalemlerinin üzerindeki parlak mine.
Kalem tepsisi : Kalemleri koymaya mahsus dar ve uzunca tepsiye verilen addır.
Kalemdan : Kalem koymaya yarayan kutu. Arapçası 'mikleme' dir.
Kalemgir : 'Yazıya elverişli 'demektir. Yazı yazılırken kalemin kağıda sürtünmeden kolaylıkla yürümesi. Kağıtların kalemgir olması için üzerlerine ahar ve tıla sürülürdü.
Kalemkeş : Eski yazma kitapların veya yazı levhalarının kenarına yıldız veya mürekkeple çizgi çizen kişi.
Kalemin ehemmiyetine belirtmeye çalışırken, onunla ilgili, Türkçeye girmiş kelime ve tabirlerden bir kısmını manalarıyla sıralayan :
Kalem buyurultusu : Eskiden müsvedde yerine de kullanılan bir tabirdir.
Kaleme gelmemek : Mecaz yoluyla tasvir ve ifadesi mümkün olmamak yerinde kullanılır.
Kendi bazen gelir amma sözü gelmez kaleme
Muallim Naci
Erbab-ı seyf ü kalem : Askerliği meslek edinenlerin edib olanı.
Kalem rev : Bir hükümdar veya devletin emrine tabi olan yer .
Kaleminden kan damlamak : Düzeltilmeye lüzum görülmeyecek kadar düzgün veya güzel yazı yazanlar hakkında kullanılır.
Fasihü-l-kalem : Yazı sanatında elinde fena harf çıkmayan, daima iyi yazan hattat.
Kalemi lisanında fasih : Fazla konuşmadan yazıyla meşgul olan hat.
Kalemen yazı ile ,tahriren.
Kalem böyle çalınmış : Kader böyle yazılmış.
Kalem tartmak : Yazı yazmak .
Türkçede kalem kelimesiyle yapılmış daha pek çok deyim ve tabiri vardır. Ayrıca kilk ve hame kelimeleri de kalem manasına gelmektedir.
Arz-ı halin neyle tahrir eylesin gönlüm sana
Bu meseldir kim divaneye biganedir
Necati
Kalem kelimesi etrafında kurulan teşbih ve mecazlar içinde parmak, kirpik, göz, zülüf, yüz, boy, gönül dili, güneş, hilal, şihab, devran, nihal, mizab, vs. kelimelerin önemli yerleri vardır.
Her kalem ki Ahmed anı çekdi boyun vasfı-çün
Ney şeker diyüp ani gülşen-i defterde kodu
Ahmed Paşa
Zahiri rast olup batını kimin lec ise
Kalemim gibi kalem kıl dilin andan iki dil
Necati
Ahmed düşer kalem gibi devda-yı zülfüne
Kim ilden ile bir-ser ü saman olup gider
Ahmed Paşa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder